Bazen sevindirip bazen üzer
Bazen de kaşlarını çatmış bir kadın kadar güzel
Daralan sokaklarda yer etmiş bi’ hüzün
Fakat bu caddeler ağlayan bir kadın kadar güzel
Şimdi şarkılar da başlamıştır Kadıköy’de kesin
Akşam işte çıkıp bi’kaç kadeh, martılarla gezip
Sahilde hatıra, masmavi bir resim
Düşüp sızarsam uyandırır dalgaların sesi
İstanbul; mutluluğun tatlı mücadelesi
Ve bir kadın kavgalarım, derdim ve çaresi
Ve maalesef bu şehir bütün bitişlerin başı
Olsun, imkânsız değil, yok ki başarmanın yaşı
Beni hayallere taşıyan bu kenti bırakmam
Nasılsa aynı denizde boğuluruz yaşasak da ayrı hayatlar
İmkânsız değil, iste yeter
Çünkü İstanbul ağlayan bir kadın kadar güzel
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
Serin bi’ sabah günü
Sıcak bi’ yağmur ardı toprak kokan şehir
Bu da vazgeçilir değil
İskeleden seyredersem bi’ gün kalkan vapurları
Düşün neden böyle dargın bize Haydarpaşa Garı
Fenerbahçe, Kalamış, Üsküdar ve Moda
Nerem varsa kanamış, hissederdi o da
Her gün tüten bacam tıkalıydı, sobalıydı odam
Kadın, içinde büyüdüğün evin adıydı adın
Şimdi balıklar da yüzüp gitti hatıralar gibi
Belki bundan yiyor martılar da simit (hıh)
Deniz kenarında deniz, tren yollarında tren yok
Yıkılmış istasyon, mavi gözlü dedem yok
Korkutan bir telaş, şimdi İstanbul da gülmüyo’
İstanbul da gülmüyo, hem kalabalık hem kimse yok
İmkânsız değil, iste yeter
Çünkü İstanbul ağlayan bir kadın kadar güzel
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
Neden kimse camdan bakmaz?
Neden artık ışık yakmaz?
Kuşlar bile “ötmem” derse
Kim yol keser çiçeklerle?
0 Comments